Kaçıp
gitmelere teşneyim ben..Her bahar’da, her sonbahar’da,her kırıldığımda,
her hayal kırıklığında..Başımı alıp gitmek istiyor deli gönlüm.
Rüzgarlara eşlik etmek istiyorum. İnsanların hoyratlığına,
kadirnaşinaslığına kızıyorum. Kızıyorum demek doğru değil sanırım tam
anlamıyla hiddetleniyorum. Hiddetim hislerimi muzaffer bir komutan gibi
ele geçiriyor ya unutmalıyım ya
uyutmalıyım. Hiddetin elinde bir meyyit oluyorum..İşte o mevsimlerde ben
gitmeye teşneyim. Yaptıklarımı sıcak bir yaz gününde büyük emeklerle
yaptığı kumdan kalelerini yıkan çocuklar gibi parçalamak istiyorum.
Sonra yılların yorgunluğuyla bütün gücü çekilen yapraklar gibi ağacımdan
rüzgarın kollarına kendimi bırakmaya teşneyim.. Bir gün batımında
güneşin uzayan hüzmelerine pervaneler gibi dalmaya teşneyim.. Bunca
susuzluk neden? Bu gidişler sanırıp hep ümide doğru çıkılan bir
yolculuğun adımları.. Tükenmiş neşemiz, heyecanlarımız, heveslerimiz,
aşklarımız, meşklerimiz, rüyalarımız, hayallerimiz…
Ben yeni mebdelere teşneyim…
Ben yeni mebdelere teşneyim…